YAŞAM / ÖMÜR

Doğrusu hiç aklıma gelmemişti, yüzyıllık bir takvimin dörtte üçünü tüketip, arkamda bırakacağım.

Gençken ömür gölünün öteki kıyısı, o kadar uzaklarda görünüyor ki... Ve kıyıya yaklaştıkça, çok yakın görünüyor arkada bıraktığın kıyı. Kıyıları her yolcusuna göre değişip duran, büyülü bir sudur ömür gölü...

Bazen düşünüyorum: - Hayat bana ne öğretti, diye... Pek bir yanıt bulamıyorum. Sadece gözlemim o ki, bedelini ödemeden geçemiyorsun ömür gölünü. Ya bedelini peşin peşin ödeyerek yaklaşıyorsun öteki kıyıya; ya öteki kıyıya bedelsiz yaklaşmaya kalkıyorsun ve kabaran dalgalarıyla göl, mutlaka senden çıkartıyor geçişin bedelini.

Bazen "başarı nedir", "mutluluk nedir" soruları da takılır aklıma. Ömür gölünden geçerken gördüm ve anladım ki, insanlar bu tür soyut kavramların tanımlamasıyla pek ilgilenmiyorlar. Örneğin kimi servet sahibi olmayı başarı zannediyor, kimi politik paye sahibi olmayı. Bana sorarsanız "başarı"nın çıtası çok daha yüksek.

"Kimseye yalan söyleme ihtiyacını duymayacak bir düzeye erişmiş olarak yaşamaktır başarı; dürüst olduğundan ötürü değil, ihtiyaç duymadığından ötürü". Picasso, yahut Einstein; kime karşı duyacaktı ki, yalan söyleme ihtiyacını?

"Mutluluk ise, sevdiğinle zamanı süresiz unutmaktır" bence...

"Başarı"yla "mutluluk" da pek beraber olmuyor. Mutlular, boş veriyorlar, zamanı başarıya doğru kanatlanarak unutmaya... Ve yine bendenize göre, ömür gölünü geçerken sevdiğin işle uğraşmaktan aldığın lezzet; ondan sağladığın kazancı harcarken aldığın zevkten daha büyükse, pekala "yaşamış" sayılabilirsin.

"Varlıklı" olma haşmetiyle gözleri kamaşanlar, görmeyebilirler "var olma" nakışlarının gizli tadını...

ÇETİN ALTAN


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder