Hani tiyatroda suflör vardır, sahnenin arkasında, bazen öndeki gizli bir bölmede, seyircilerin göremeyeceği bir yerde durur. Oyun sırasında, sahnedeki sanatçının duyabileceği, ancak seyircilerin duyamayacakları bir ses tonuyla elindeki metni okur. Amaç,
sanatçının repliklerini, yani ezberlediği metni unutması durumunda ona ne söylemesi gerektiğini hatırlatmaktır. Bu, işe yarar, duraklamaları engeller, sanatçıların kaygılarını azaltır. Suflörün tiyatroda önemli bir işlevi vardır.
Bence suflör yalnızca tiyatroda değil, yaşamın her alanında çıkıyor karşımıza. Ana babalar çocuklarına sürekli olarak nasıl davranmaları gerektiğini söylediklerinde, bir anlamda suflörlük etmiş oluyorlar. Karısına, "şu partiye oy vereceksin" diyen bir erkek suflörlük etmiş oluyor. Bir büyüğüne sürekli olarak fikir danışan bir genç, falcısına danışmadan adım atmayan bir işadamı suflör kullanmış oluyor.
Bir başkasının ne düşünmesi, nasıl davranması, hatta bazen ne hissetmesi gerektiğini söyleyerek ona suflörlük ederiz.
"Bunda üzülecek ne var?" veya "Erkekler ağlamaz" dediğimiz zaman, karşımızdakinin duygularına da karışmış oluruz.
Tiyatrodaki suflör, sanatçıya ne söylemesi gerektiğini hatırlatır yalnızca. Söylenecek sözlere hangi duyguların, hangi mimiklerin eşlik edeceğine sanatçı karar verir. Kısacası, tiyatro metninin yorumu sanatçıya aittir. Günlük yaşamda suflörlük ederken işi aşırıya vardırıp, karşımızdakinin yaşamı yorumlama hakkını elinden almaya, başkalarının, özellikle yakınlarımızın yaşam senaryolarını onlar adına biz yazmaya kalkışıyoruz.
Sahnede suflör gerekli olabilir, ancak yaşamın her kesiminde, çocuklarımıza ve birbirimize yerli yersiz suflörlük ettiğimizde, kendi doğrularımızı kulaklarına fısıldadığımızda, yaşam tarzlarına karışmış oluruz. Buna hakkımız var mı?
ÜSTÜN DÖKMEN - KÜÇÜK ŞEYLER 2
Bilgi ve Satın Almak İçin Aşağıdaki Resmi Tıklayın
Küçük Şeyler 2 Prof. Dr. Üstün Dökmen |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder