Mevlana aşkın ötesini görerek, Allah'ı ancak Allah için, dileklerden arınmış olarak sevmeye başladı. Bu sevgisini Mesnevi'de şöyle dile getirir.
"Allah'ı ancak Allah için seven nerede, bu nerede? Allah'ı ancak Allah için sevenin sevgisi, maksatlardan, garazlardan arınmış, dileklerden ayrı bir sevgidir.
Fakat ister öyle sevsin, ister böyle sevsin, madem ki bir kimse Hakk'ı istemektedir; Hakk'ın cazibesi, çekişi de onu alır, Hakk'a götürür.
Eğer Allah'a gönül verenin sevgisi, Allah'ın hayır ve keremine ulaşmak gibi, zattan gayrı bir sebeple ise;
Yahut da Allah'ı sevenin sevgisi, başka bir şey için değil de Allah'tan uzak düşmekten korkarak, doğrudan doğruya Hakk'ın zatına ait ise;
İkisinin Hakk'ı araştırma zevki ötelerden gelmektedir. Bu sevgilerin her ikisi de Allah'ın cezbesi, çekilişi iledir. Bu gönül tutkunluğu, bu gönül veriş hep o ezeli sevgiliden gelir.
Eğer sevilende aşık için gizli bir çekiş, gizli bir sevgi, onu isteyiş olmasaydı;
Aşık ayrılıktan sabırsız bir hale gelir miydi? Tekrar ona kavuşmak için yollara düşer miydi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder