HERKES SEZGİYİ GELİŞTİREBİLİR

Herkes sezgiyi geliştirebilir ve
yaşamak için güçlü bir araç olarak kullanabilir.
Sezgi, basitçe hastalarıma öğrettiğim birşey değil.
Benim için bir yaşam şekli haline geldi.
Sezgi sihri,
hiçbir beklenti olmadan o anda yaşamanız konusunda ısrarcıdır,
devam eden bir tazeliktir.
Sezgi, doğuştan kazanılan bir haktır; herkese açıktır.
Ona erişmek için, beş adım geliştirdim.

1. Adım:
İnançlarınızın (Daha Fazla) Farkına Varın...
İnançlarınız, iyileşme için gerekli zemini hazırlar.
Olumlu tavırlar büyümeyi teşvik eder.
Olumsuz tavırlar onu engeller.
Kendinizi, sahip olduğunuzun farkında bile olmayabileceğiniz
ters etkili yaklaşımlardan kurtarmanız önemlidir.
İnançlarınızı incelediğinizde yaşamın değerini artıranları seçin;
çok daha sağlıklı olacaksınız.
Hiçbir organ sistemi, fikirlerinizden ayrı duramaz.
İnançlarınız, nörokimyasallarınızı programlar.
Polyannacı olun demiyorum;
ama kendinize karşı tamamen samimi olun.
Bu durum, sizi, iyileşmenizi sabote eden, bilinçaltındaki olumsuz inançlardan kurtaracaktır...

2. Adım:
Bedeninizin (Daha Fazla) İçinde Olun...
Bedeniniz, karmaşık ve hassas bir sezgisel alıcıdır.
İyileşmek için tamamen onun içinde olmayı taahhüt etmelisiniz.
Batı toplumunda çoğu insan,
boyundan yukarısıyla yaşamaya koşullanmıştır,
bedeninin geri kalan kısmını görmemezlikten gelir.
Bu duruş, sezgisel olana karşıttır.
Zekanızın tadını çıkarmak ama aynı zamanda
fiziksel dürtülerle hareket etmekten zevk almak için
bu bakış açısını değiştirmenizi isterim.
Bedeninizin duygusallığının farkında olmak sezgiyi açar.
O zaman, bedeninizin gönderdiği erken uyarı sinyallerinin
daha çok farkında olursunuz.
Bu size hastalığı önlemek,
sağlıklı ilişkiler seçmek ve zararlı durumlardan uzak durmak için avans verir...

3. Adım:
Bedeninizin İnce Enerjisini Hissedin...
Yalnızca et ve kandan değil, aynı zamanda ince enerjiden de oluşuyoruz.
Çinli pratisyen hekimler, buna “chi” diyorlar;
bedene nüfuz eden ve bedenin çok ötesine genişleyen yaşamsal bir madde.
Sezgisel bakış açısıyla, merkezlerine çakra adı verilen,
canlı renklere sahip bu enerji alanları,
sağlığımız üzerinde önemli etkilere sahiptir.
Bu nedenle, içimizdeki bu enerjiyi hissetmeyi,
ne zaman kapalı olduğunu anlamayı ve dengesizliği düzeltmeyi öğrenmek önemlidir.
Enerjiyi hissetmek çok şehvet uyandırıcı ve aşkın bir uzantısı olabilir.
Bedeninizin enerjisini kullanmayı öğrenmek iyileştiricidir...

4. Adım:
İç Rehberlik Talep Edin...
Hepimizin iyileşmemizle ilgili yanıtları içeren bir sezgisel sesi vardır.
Zekamız genellikle çok gürültülü olduğundan, bu ses çoğu kez boğulur.
Sağlığımızla ilgili yanıtlara ulaşmak için, içimizdeki dinginliğe -meditasyonla,
sessiz düşünmeyle, doğayla bağlantı kurarak, duayla-erişmeyi öğrenmemiz gerekir.
Her gün birkaç dakikanızı bu sesi dinlemeye ayırın.
İçgüdüsel bir duygu, önsezi, imge, ses, anı, anlık bilme olarak,
ışığın birdenbire yanması gibi görünebilir.
İç bilgeliğinizin gönderdiği sinyallere güvenmeyi öğrenin...

5. Adım:
Rüyalarınızı (Daha Fazla) Dinleyin...
Sezgi, rüyaların dilidir.
Her gece 90 dakika boyunca uykunun REM aşamasında rüya görürüz.
Rüyalar; sağlık, ilişkiler, kariyer seçimleri,
herhangi bir yeni yön hakkında yanıtlar sunar.
İşin sırrı, onları hatırlamaktır.
Yatağınızın yanında bir rüya güncesi tutmanızı öneririm.
Uyumadan önce rüyaya soru sorun.
Örneğin, “Bu ilişki benim için sağlıklı mı, yoksa yoluma devam mı etmeliyim?”
Bir sonraki sabah, yataktan çıkmadan önce her tür rüyayı anında not edin.
Sonraki hafta her akşam yanıtınız gelinceye kadar soruyu tekrarlamayı deneyin.
Rüyaları hatırlama alışkanlığı edindiğinizde,
bu iyileşme biçiminin faydasını görebileceksiniz.
Bir doktor olarak, beden ile ruh arasındaki ilişki için sürekli bir huşu duyarım.
Kalbiniz açıldıkça, sezginiz de açılır.
Sezginiz size nasıl göreceğinizi ve seveceğinizi öğretecektir.
Size her tür durumla yüzleşmek için yenilenmiş bir inanç telkin edecektir...

DR. JUDITH ORLOFF

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder