İNSAN OLMAK TEHLİKELİ VE YASAKTIR

Diyelim ki, sabahın erken saatlerinde kumsal ıssızken yürümeyi seviyorum; yalnız değilim, karşıdan bir kadın geliyor. Görmemiş gibi davranarak birbirimizi geçiyoruz.

Aramızda iletişim var mıydı? Seminerlerimde birçok kişi bu soruya, “Hayır, yoktu,” der. Ama vardı. Çünkü iletişim anlam alışverişidir. Genç kadın bana dedi ki, “sabahın bu saatinde kumsalda tanımadığım bir erkekle selamlaşmam, konuşmam münasip değildir. Sizi görmemiş gibi yapacağım.
Siz de saygı değer bir erkekseniz, aynısını yaparsınız.” Edepli bir erkek olarak aynısını yaptım. Böylece toplumun beklentilerine uygun bir davranış sergilemiş olduk.

Toplumun beklentisi nedir? Birbirini tanımayan bir erkek ve kadın ıssız bir kumsalda konuşmazlar.

Başka Ne olabilirdi?

Bazı konferanslarımda bir kadını sahneye çıkartarak diyorum ki, farz et ki, senin içinde büyüdüğün ortamda sana küçükten şu öğretilmiş olsun: Kişinin karşı cinsten olması, tanıdık bildik olmaması, onun insan olmadığı anlamına gelmez. İnsanlar birbirlerine günaydın demeli. Birbirinin farkına varan iki insanın birbirine günaydın dememesi çok ayıp.

Böyle bir anlayış içinde yetişmiş iki insan olduğumuzu varsayarak sahnedeki uygulamada birbirimize günaydın diyoruz.

Daha sonra, sahnedeki kadına diyorum ki, şimdi kumsalda bir kez daha yürüyelim, bu kez de bana günaydın de. Peki, diyor, ve karşılaştığımızda gülümseyerek bana, günaydın, diyor. O zaman hemen yanına yaklaşıp askıntı oluyorum, “Yalnız mısın, güzelim, haydi birlikte yürüyelim!”

Hiç beklemediği bu davranış karşısında şaşırıyor, telaşlanıyor ve benden uzaklaşıyor. Daha sonra soruyorum; Günaydın dediğin zaman birkaç kez böyle durumlarla karşılaşsan, yine günaydın demeye devam eder misin? “Kesinlikle hayır!” cevabını alıyorum.

İnsan İnsana İletişim

‘İnsan kadın’ ve ‘insan erkek’ ilişkisinde ortak payda insandır. Birbirlerini tanımayan bir kadın ve bir erkek birbirlerine “günaydın” dediği zaman orada insan insana bir iletişim yer almış oluyor. Bunlar birbirlerinin elini sıktığı zaman da bir insan bir başka insanın elini sıkmış oluyor. Ama bir zihniyet, kültür, dünya görüşü kadın ve erkeğin ortak paydasının insan olduğunu görmeyi engellediği zaman, bir erkek, bir kadının elini sıkmış oluyor.

Çankaya Köşkündeki kabulde Cumhurbaşkanı Gül’ün elini sıkan TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, Hayrünnisa Hanım’ın elini sıkmamış. (HaberTürk, 30 Ekim 2009). Daha sonra kendisinin yaptığı açıklamada Hayrünnisa Hanım’ın elini uzatmayacağını sandığı için ilerlemiş olduğunu, ama farkına vardığı zaman geriye dönmenin mümkün olmadığını ifade etmiş. (Sabah, 31 Ekim 2009).
Konferanslarımda bazen bu tür davranışları görüyorum; elimi sıkmayan kadınlar oluyor. El sıkmayan bu kadınların görüşlerine saygım var; ne elimi sıkmaları için ısrar ediyorum, ne de benim elimi sıkmadıkları için kendimde bir eksiklik hissediyorum. Bu durumlarda insan olarak değil, erkek olarak algılandığımın farkında oluyorum.

O gün ben de Köşk’teydim. Hayrünnisa Hanım’ın elini bana uzatmayacağı fikri aklımın ucundan geçmedi, çünkü daha önce Kayseri’de bir sosyal etkinlikte elimi sıkmıştı, ayrıca o gece benden önce sıradaki insanların elini hem Cumhurbaşkanının hem de eşinin sıktığını görüyordum. Yani gözümün önünde oluyordu bu, bir perdenin arka tarafında değil. Sayın İbrahim Şahin benim gördüğümü, benden önceki herkesin gördüğünü göremedi ise, muhtemelen burada kendine özgü bir algı kalıbı (paradigma) işin içine girmiş demektir.

İnsan insana iletişime hazır olmak kumsalda sergilediğimizden farklı bir algılama gerektiriyor. Böyle bir algı dünyasının ilk adımı hem erkeğin hem kadının insan olduğunun bilincine varmaktır.

DOĞAN CÜCELOĞLU 08/11/2009
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder