Halbuki benim Mevlana'ya açıkladığım sevgi arttı, eksilmedi, doğrusunu söyleyemiyorum. Ben doğruluğa başladıktan sonra beni dışarı attılar. Eğer tam doğruluk gösterecek olsaydım, beni bir hamlede bütün şehirden sürer, kapı dışarı ederlerdi. Az çoğu gösterir, yani söz az mana çok olmalı..." sözlerinden anlıyoruz ki, Şems, ruhundaki insan sevgisini her ne kadar çevresine yansıtmıyorsa da, tıpkı Mevlana gibi Allah'ın yarattığı bütün insanlara hiçbir ayrım gözetmeden, Yahudi de olsa, Hristiyan da olsa, Mecusi de olsa...sevgiyle bakıyor, onlara doğru yolu bulmaları için dua ediyordu. Makalat'taki şu sözleri bunu açıklamaktadır:
"...Halbuki benim öyle bir huyum vardır ki Yahudilere bile dua ederim. Tanrı hidayet versin, onları doğru yola yöneltsin derim. Bana sövenlere de dua ederim. Ulu Tanrım ona bu halinden daha bir hal ver ki, sövüp sayacağı yerde bir tesbih okusun, seni ansın ve ilahi alemle meşgul olsun derim." (Gençosman, 1974:84)
Melahat Kıyak Ürkmez - Şems-i Tebrizi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder