Zaman bir şey değildir, bir ideadır


Zaman diye bir şey olduğunu düşünmeye meyilliyizdir, fakat herhangi bir fizikçiye "zaman bir şey midir, yoksa bir kavram mı? Zaman gerçekten var mı, yoksa çevremizdeki değişikliklerin deneyimini açıklamak için bir kavram mı?" diye sorun.

Saygın bir kuantum fizkçisi olan Thomas Gold bir keresinde, "zamanın var olduğunu kanıtlayan şu ana kadar yapılmış deney yok" demişti. Zaman bir şey değildir, bir ideadır.


Fizikçiler artık zaman kelimesini kullanmıyor; uzam-zaman süremi terimini kullanıyorlar çünkü zamanın göreceli bir görüngü (fenomen) olduğundan haberleri var; zaman mutlak değil. Dünya'nın kendi ekseni etrafındaki dönüş hareketi ve Güneş'in etrafında saatte binlerce kilometre hızla olan devinimi bizim zaman deneyimimizi yaratır. Ancak zaman bir yanılsamadır; değişiklik ve ilişki algımızı ve deneyimimizi açıklamak için kullandığımız bir iç diyalogdur.

Birçok deney göstermektedir ki zaman yorumumuz biyolojimiz üzerine nüfuz eder. Örneğin, pazartesi kelimesi sizin için ne anlama geliyor? Şaşırtıcı bir gerçek de bizim kültürümüzde pazartesi sabahları saat dokuzda haftanın diğer herhangi bir saatine göre daha fazla sayıda insanın ölmesidir. Bu, yalnızca insan türünün övünebileceği sersemleten bir başarıdır. Muhtemelen başka hiçbir hayvan pazartesi ve salı arasındaki farktan haberdar değildir. İyi de farkı ne? Fark; bir düşünce, bir fikir, bir tasarıdır - pazartesinin bizim için ne anlama geldiği ya da onu nasıl yorumladığımız.

Yapacakları yüz tane iş olduğu için, "hiç zamanım yok" diyen insanlar vardır. Onlar devamlı olarak "zamandan çalmaya" çalışırlar. Onlar da senin benim baktığımız saate bakarlar fakat kendi içsel zaman algılarının bir sonucu olarak zaman onlar için daha hızlı ilerler. Eğer onların biyolojik tepkilerini ölçerseniz kalp atışlarının daha hızlı, kan basınçlarının daha fazla, insülin seviyelerinin daha yüksek olduğunu ve kalplerinin daha düzensiz attığını görürsünüz. Ve bir kalp krizi sonucu aniden öldüklerinde zaman artık onlar için gerçekten yoktur. Zamanın olmamasının içsel yaşantısını zamanın olmamasının bedensel yaşantısına dönüştürmüşlerdir.

Zaman yorumları, içsel diyalogları, algıları "dünya kadar zamanım var" şeklinde olan başka insanlar da vardır. Bu insanların kalp atışlarının daha yavaş, kan basınçlarının daha düşük, biyolojik tepkilerinin daha yumuşak olduğunu ve daha uzun yaşadıklarını görürüz.

Zamanın durduğu anlar vardır, "Dağın güzelliği nefes kesiciydi. Zaman durmuştu" da olan durum gibi. Zaman durduğunda, düşünce bir sekteye uğrar. Düşünce sekteye uğradığında bedendeki değişiklikleri yaşama pratiği de sekteye uğrar. Gerçekten de bilim adamlarının entropi ya da yaşlanma dedikleri de bu anlarda durur çünkü yaşlanma kısmen bizim zamanı nasıl metabolize ettiğimiz ya da yorumladığımızdır.

Deepak Chopra - "Güç, Özgürlük ve Lütuf"
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder