AŞKSIZ BENLİK


Aşksız Benlik

İnsanoğlu oldukça şaşılası  ve karmaşık yaşam gücüne sahiptir ve her an tam özgürlüğü için yaşam potansiyelleri var olsa da  genelde acı çektiğimiz diğer yolu seçeriz.
Batı da bu ızdırap çekmenin en yaygın ifadelerinden biri, yersiz endişeler ile kendisine duyduğu saygının az olmasıdır .( öz saygı eksikliği)   Durmadan hiç iyi olmadığımızı düşündüğümüz, ya da yeteri kadar iyi olmadığımız ve sonra bu yüzden sık sık etrafımızda her şey ile tehdit edildiğimizi hissettiğimiz  bu yere, nasıl vardık?

Şüphesiz medya(basın) en yeni parfüm, şampuan, araba, dergi v.b. olmadan başkalarının gözünde asla yeterli olmayacağımızı  bize sürekli hatırlatarak bu durumu kötüye kullanır.

Yeteri kadar iyi olacak mıyız tuzağına düşmek gerçekten acı verici.

Bu aşka layık olmadan önce sevildiğimizin bize kaç defa söylenmesi gerekir.

Eğer yüz insan size harika bir insan olduğunuzu fakat bir kişi size iyi olmadığınızı söylerse, hangisine inanırsınız? 1’e mi yoksa 100’e mi?

Öz saygı eksikliği şarta bağlı bir başka derttir. Temeli kuruntu yüzünden oluşan göz yanılmasına dayanır.  Ve bu yüzden de bir değeri yoktur.

Dalai Lama’ya Tibetlilerin öz saygı eksikliği hakkında ne yaptıkları sorulduğunda   ‘ Ne hakkında ?’ diye cevap verdiğini duymuştum. Bu onlar için var olmayan bir yaratılış özelliği.

Bir zamanlar öğretmenim ile onun manastırında yaşarken öz saygı eksikliği öğretisine rastlamıştım.
Sabah meditasyonumuzdan sonra, mutfakta onun sabah kahvaltısını hazırlama ayrıcalığını edinmiştim. Bir süre sonra geldi, ona gülümsedim, kibar ve samimi bir şekilde  ‘Günaydın Haşmetlimiz  iyi uyudunuz mu ‘ diye selam verdim. Oflayıp puflayarak / Homurdanarak cevapladı.

Günlerce, benimle konuşana dek; onun halini hatrını, sağlığını, uyku durumunu sormayı sürdürdüm.

‘Sen İngiliz, Çok kibarsın, sürekli selam verip başkalarının halini hatrını soruyorsun’ dedi. Burma’da  biz  her zaman  birbirimizi gördüğümüze memnun olduğumuzu varsayarız ve  bu şekilde konuşmaya hiç gerek duymayız. ‘

‘Burma’da biz her zaman birbirimizi gördüğümüze memnun olduğumuzu varsayarız ve bu şekilde konuşmaya hiç gerek duymayız. ‘ Bu ne güzel bir şey!

Son derece programlı,  şartlanmış Batılılardan hangimiz, varlığımızın her durumda üstünlüğe gerek duymadığı, orda olmanın yeterli olduğunu gösteren böyle bir varsayıma cesaret ederdi.

Şimdi tabiî ki de farkına varıyorum, sorularım beni fark etmesi için, (ki kesinlikle beni fark etti) daha fazlasını geçerli kılmak için zekice yapılmış teşebbüslerdi.  Onun bu dersi en sonunda  ‘bu düşüncemi bastırdı. Bu sana hiçbir zaman barış yolu göstermeyecek  ve  sana huzur getirmeyecek’ . Sen olduğun şekilde iyisin, bundan daha azını hissetmene gerek yok.

Her durumda sıkıntılarımıza cevap sevgi olmalıdır, önce kendimiz sonra da başkası için. Ancak kendimizi sevdiğimiz zaman, başkasını gerçekten sevebiliriz ve sadece kendimizi sevdiğimiz zaman, bir başkasının bizi sevmesine müsaade edebiliriz.  Hakikat her yerde ve özgürlüğümüz her an hemen önümüzde.

Bu adamla rahip sınıfından olmayan biri olarak otuz yıl boyunca bir papaz olarak eğitim verdim. O bana yalnızca sevgiyi, merhameti ve kibarlığı gösterdi.  Bana her zaman gerçeğin hazinesini sundu fakat her defasında kabul edip etmemek bana kalmıştı.  

Michael Kewley 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder