KENDİNE YABANCILAŞMA

Bu terim temel olarak, bellek kaybı ve kişiliksizleşme vb. olaylarındaki gibi kimlik duygusunu yitiren insanlardaki aşırı durumlara uygulanır. Bu olaylar her zaman derin bir merak uyandırmıştır. Uykuda olmayan ve organik bir beyin rahatsızlığı bulunmayan bir insanın kim olduğunu, nerede bulunduğunu ya da ne iş yaptığını veya yapmakta olduğunu bilmemesi, garip hatta şaşırtıcıdır.


Ancak eğer bunları yalıtılmış olaylar olarak değerlendirmeyip, bunların kendine yabancılaşmanın daha az belirgin türleriyle olan ilişkilerini kavrarsak, durum daha az şaşırtıcı olacaktır.Kendine yabancılaşmanın daha hafif türlerinde tam bir kimlik ve yönelim kaybı olmaz, ancak bilinçli deneyime yönelik genel yeti zayıflar. Örneğin, sanki bir sis bulutu içindeymiş gibi yaşayan birçok nevrotik insan vardır. Onlar için hiçbirşey net değildir. Hem kendi duygu ve düşünceleri, hem de öteki insanlar ve bir durumun sonuçları bu insanlar için bulanıktır. Örneğin, ayaklarının soğuk olup olmadığı sorulduğunda, bir düşünme süreci yoluyla soğukluk duygusunun farkına varmak zorunda kalabilir.Evinin kendi evi olduğu duygusu taşımıyor olabilir; evi onun için bir otel odası kadar kişisel olmayan bir şeydir.

Bu, nevrotik bireyin kendi duygularından, arzularından, inançlarından ve enerjisinden uzaklaşmış olmasıdır.Bu, bireyin kendi yaşamında etkin ve belirleyici güç olma duygusunu yitirmiş olmasıdır.

Nevrotik birey, hissetmesi gereken şeyi hisseder, arzulaması gereken şeyi arzular, hoşlanması gereken şeyden hoşlanır. Başka bir deyişle iç buyrukların mutlaka egemenliği onu bağnazca, olduğundan ya da olabileceğinden farklı bir şey olmaya iter.

Eğer kendiliğinden duygulara sahip olacak, kendi kararlarımızı verebilecek ve bunların sorumluluğunu üstlenebilecek kadar kendimiz olursak, bu durumda sağlam bir temel üzerinde bir birlik duygusuna da sahip oluruz.

KAREN HORNEY
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder