Panayırda - Halil Cibran'dan


Panayıra köyden bir kız geldi, sevimli mi sevimli. Yüzünde bir leylak ve bir gül. Saçı gün batımı gibiydi, dudaklarında gülümseyen şafak. Genç adamlar bu güzelim yabancıyı görür görmez çevresinde pervane oldular. Birisi dansa kaldırıyor, diğeri kestiği pastadan ikram ediyordu. Ve her biri yanağından birkez olsun öpebilmek için yanıp tutuşuyordu. Nihayet, panayır değil miydi?


Ama kızcağız şaşırmış ve ürkmüş, ve delikanlılar hakkında kötü düşüncelere kapılmıştı. Onları reddetti, hatta içlerinden bir ikisini tokatladı dahi. Ve onlardan kaçtı.

O akşam evine dönerken yüreğinden şunları geçiriyordu, '' Kör şeytan. Bu adamlar ne kadar kaba, ne kadar kötü yetiştirilmiş. İnsanda tahammül bırakmıyorlar.''

İzleyen bir yıl içinde o sevimli mi sevimli kız aklını panayırlardan ve oradaki delikanlılardan alamadı. Ve vakti geldiğinde, yeniden yüzünde leylak ve gül, saçında gün batımı, dudaklarında şafak, panayıra çıkageldi.

Ama bu kez genç adamlar, görür görmez ondan yüz çevirdiler. Ve günboyu yalnız ve kimsesiz kaldı.

Akşama doğru eve dönerken yüreği kan ağlıyordu, '' Kör şeytan. Bu adamlar ne kadar kaba, ne kadar kötü yetiştirilmiş. İnsanda tahammül bırakmıyorlar.''


Halil Cibran - Gezgin
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder